Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Arap ve İslam ülkelerinin güvenlik alanında ortak bir platformda birleşmesinin mümkün olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu vizyona güçlü destek verdiğini söyledi.
AA’nın aktardığına göre Fidan, Mısır’ın MBC Masr kanalında Orta Doğu’daki güncel gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
BRICS, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi uluslararası oluşumların yakın vadede etkili rolü olup olmayacağına ilişkin soruya yanıt veren Fidan, “Biliyorsunuz uluslararası sistemin maalesef özellikle Gazze olayında da açığa çıktı ki, büyük bir yetersizliği var ve ortaya çıkan krizlere cevap vermekten uzak bir sistem. Belli tercihlerinden ve belli güç yapılarından dolayı.” şeklinde konuştu.
Fidan, Gazze’deki savaşın, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, bunların etrafında şekillenen olayların, Asya-Pasifik’teki muhtemel gelişmelerin, teknoloji dünyasındaki rekabet ve ticaret savaşlarının topluca evrildiği zaman mevcut sistemin cevap vermekten ziyade daha fazla krizi körüklediğini dile getirdi.
Burada mevcut ittifakların rolünün büyük olduğunu ifade eden Fidan, “Mevcut ittifaklar kendi popülasyonları için refah getirebilirken, başta Avrupa Birliği ve Amerika, diğer sorunları çözmede yetersiz kalabiliyor. Birleşmiş Milletler (BM) teşkilatının özellikle Güvenlik Konseyi’nin yapısı bu konuda şu anda sorunları çözmekten uzak gözüküyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Fidan, BM ve BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) reforme edilmesi gerektiğini yineleyerek, “Bunlar olmadığı zaman mevcut ittifakların karşısına sizin de sözünü ettiğiniz gibi, BRICS gibi, Şanghay İşbirliği Teşkilatı gibi, ASEAN gibi daha adını burada sayamadığımız çok fazla bölgesel aktörlerin ortaya çıkacağı ve daha farklı arayışların olacağı muhakkak.” değerlendirmesinde bulundu.
– ”Hükmetme değil işbirliği”
Arap ve İslam ülkelerini güvenlik koordinasyonu temelinde birleştiren ortak bir oluşumun mümkün olup olmadığına ilişkin soruya yanıtında Fidan, “Ben bunun olabileceğini düşünüyorum. Çünkü dünyadaki diğer örneklerine baktığımız zaman bu bir politik sistem meselesi. Bir de ortak ülküye ulaşma meselesi. Artık bence İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin, Arap Ligi üyesi ülkelerin birçoğunun ulus devlet yapıları oturmuş durumda, dengeleri oturmuş durumda. Artık buradan bir bütünleşik siyasal sisteme gidilebilir.” ifadelerini kullandı.
Fidan, ülkelerin siyasi liderliklerinin böyle bir şeye karar vermesi durumunda belli bir sistematik içerisinde böyle bir vizyona ulaşmanın mümkün olduğunu belirterek, buna bir yerden başlanılması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede, ülkelerin birbirlerinin güvenliğine, bölgesel toprak bütünlüğüne ve egemenliğine taahhütte bulunmaları gerektiğinin altını çizen Fidan, “Bütün ülkeler birbirlerinden emin olmalı. Bunu mümkün kılacak bir platformun olması lazım. Daha sonra bunun üzerine çok fazla ekonomik ve güvenlik konuları bina edilebilir.” şeklinde konuştu.
Fidan, uzun yıllar bölge ülkelerinin kendi içerisindeki çatışmaların, anlaşmazlıkların ve yer kapmaların rol oynadığını belirterek, Arap ülkeleri arasında “Türkler tekrar geliyor, Neo-Ottoman bir politika izliyorlar.” söylemi olduğuna işaret etti.
Bölgede ya Türk, ya Arap ya da Fars egemenliğinden bahsedildiğini kaydeden Fidan, “Hep bir dominasyon, ‘Kim bölgeyi etkisi altına alacak veya hükmedecek’ şeyi var. Bence bu çok ilkel bir yaklaşım. Bunun yerine bizim işbirliğini geliştirmemiz lazım. ‘Domination’ değil ‘Cooperation’. ‘Hükmetme’ değil ‘işbirliği’. Herkesin sınırları belli, ulus belli. Birbirimize saygı duyuyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Bakan Fidan, bu neslin bunu hayata geçirebileceğini belirterek, şöyle devam etti:
“Başkası yapıyorsa biz de yapabiliriz ve bu, bizim şu anda neslimizin yapabileceği bir şey. Ben bölge liderleriyle konuştuğum zaman gerçekten büyük bir memnuniyetle görüyorum ki herkes bu vizyona inanıyor. Tabii bu vizyonu hayata geçirmenin önünde birtakım zorluklar olacak, riskler de olacak. Bunu önceden kabul etmek gerekiyor. Bu riskler bölge dışı riskler olabilir ama eğer yaşadığımız coğrafya dünyaya daha fazla istikrar, refah üretecekse bunun yolu sizin dediğiniz vizyonu hayata geçirmekten geçiyor ve ben bunun da şahsen mümkün olabileceğine inanıyorum. Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) da bu vizyona çok fazla inanıyor, çok fazla siyasi destek veriyor. İnşallah biz yaşadığımız süre içerisinde bunun hayata geçtiğini görürüz. Benim de bütün bu çalışmalarım bu yönde.”
– Türkiye-Mısır ilişkileri “modern tarihin en iyi düzeyinde”
Türkiye-Mısır ilişkilerine de değinen Fidan, iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin şu anda “modern tarihin en iyi düzeyine” erişmiş durumda olduğunu söyledi.
Fidan, iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkisinin, halklar arası ilişkinin her zaman mükemmel olduğuna dikkati çekerek, “Zaten iki halk birbirinin benzeri, ayırmak mümkün değil. Fakat siyasal elit arasındaki ilişki ve bürokrasiden bürokrasiye, hükümetten hükümete olan ilişki gerçekten fevkalade iyi bir noktaya ulaşmış durumda. Çünkü her türlü konuyu konuşabiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
İki ülke arasında çok büyük dayanışma ve işbirliği olduğuna işaret eden Fidan, ilişkilerin giderek daha da ilerlediğini, ticari ilişkilerin de “fevkalade iyi” olduğunu söyledi.
Bakan Fidan, ikili ilişkileri ilerletmek adına daha çok şey yapılabileceğini ve yapılması gerektiğini dile getirerek, her şeyin çok başlangıcında olunduğunu kaydetti.
“Çünkü her iki ülke de kendi potansiyelleri dışında birbirimizin potansiyelini bir araya getirebilirsek ne yapabiliriz onu keşfetmeye başladı.” diyen Fidan, bu durumun bölgede sadece Mısırla değil başka ülkelerle de bu şekilde olduğunu belirtti.
Fidan, Türkiye ve Mısır arasındaki ikili işbirliğinin her alanda profesyonel bir şekilde çalışarak ileri götürülmesi gerektiğini vurgulayarak, “Ama altını çiziyorum, profesyonel çalışmamız lazım, çok çalışmamız lazım. Siyasi niyet var, irade var. Altta çok çalışma yapmamız lazım.” dedi.
İki ülke arasındaki potansiyel görüş ayrılıklarını nasıl uzlaştırabildiğine ilişkin soruya yanıt veren Fidan, “Şimdi biz birbirimizi dost olarak görüyorsak, bir meselede farklılığımız varsa bu farklılığı gidermek daha kolay. Şimdi Libya konusunda bizim başlangıç pozisyonlarımız daha uzaktı birbirine. Ama zamanla, iletişimle, aramızda güveni artırarak belli bir noktaya geldik. Sudan konusunda hakeza ve Gazze konusunda zaten beraber çok yakın çalışıyoruz. Filistin konusunda çokça yakın çalışıyoruz. Yani etle tırnak gibi çalışıyoruz.” diye konuştu.