Medya Etik Kurulu, Basın Emekçileri Sendikası Başkanı ve gazeteci Ali Kişmir’in yazdığı son yazının A Haber televizyon kanalı tarafından bağlamından koparılarak manipüle edildiğini ifade etti.
Kurul, Kişmir’in yazısındaki empati, barış ve çözüm odaklı duruşun A Haber tarafından yanlış bir şekilde çarpıtıldığını belirtti. Kurul, Ada TV çalışanı Cüneyt Oruç’un bu manipülasyonu desteklemesi üzerine Oruç’u etik ihlal nedeniyle kınama kararı aldı.
Kurul’un konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Basın Emekçileri Sendikası Başkanı ve gazeteci Ali Kişmir’in yazdığı bir köşe yazısının, Türkiye merkezli A Haber televizyon kanalı tarafından bağlamından koparılarak manipüle edilmesi, yalnızca gazetecilik meslek ilkelerine aykırı değil, aynı zamanda halkı yanıltmaya yönelik kasıtlı bir çarpıtma girişimidir.
Söz konusu yayında, gazeteci Ali Kişmir’in barış ve çözüm çağrısı içeren ifadeleri, bilinçli bir şekilde bağlamından koparılmış, provokatif ve düşmanlaştırıcı bir anlatıya malzeme yapılmıştır. Oysa Kişmir’in yazısı, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Türkiyeli siyasetçi Sırrı Süreyya Önder’in “Kürt sorunu çözülene kadar ben Kürdüm” sözlerine bir atıfla, Kıbrıs sorununa dair empati, barış ve çözüm odaklı bir duruşu ifade etmektedir.
‘MEDYA ETİK KURLU, CÜNEY ORUÇ’A YÖNELİK KINAMA KARARI ALMIŞTIR’
Bu ahlâki ihlale aktif biçimde katkı sağlayan ve A Haber yayınına katılarak bu manipülasyonu destekleyen Ada TV çalışanı Cüneyt Oruç, gazetecilik mesleğinin asgari etik normlarını hiçe saymıştır. Tarafsızlık ve doğruluğu temel alan gazetecilik yerine, Türkiye merkezli medya kanallarında halkı provoke etmeye yönelik yayınlara destek verilmesi, mesleki sorumlulukla asla bağdaşmaz. Gazetecilik Meslek İlkeleri, gazetecinin temel görevini, gerçekleri nesnel bir biçimde, çarpıtmadan, sansürlemeden aktarmak olarak ifade etmektedir.
Bu noktadan hareketle, Medya Etik Kurulu, Cüneyt Oruç’un A Haber yayınındaki tutumunu ağır bir etik ihlal olarak değerlendirmiş ve bu nedenle Oruç’a yönelik kınama kararı almıştır.
Gazetecilik, kişisel hesaplaşmaların ya da siyasi manipülasyonların aracı değildir. Kamu görevi niteliği taşıyan bu meslek, halkı doğru bilgilendirmekle yükümlüdür. Türkiye’deki kimi kanalların, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kamuoyunu hedef alan dezenformasyon politikalarına hizmet etmek, bir gazetecilik pratiği değil, propaganda malzemesinin parçası olmaktır”
