Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Peyzaj Mimarları Odası, “18 Nisan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, kültürel miras varlığının peyzaj mimarlığı disipliniyle doğrudan bağı olduğunu belirtti.
KTMMOB Peyzaj Mimarları Odası adına yazılı açıklama yapan Peyzaj Mimarı Doç. Dr. Buket Asilsoy, “Bilindiği üzere UNESCO’ya bağlı Uluslararası Anıtlar ve Siteler Konseyi (ICOMOS) tarafından 1982’den itibaren Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü, diğer adıyla Dünya Kültür Mirası Günü olarak kutlanmaktadır.” ifadelerine yer verdi.
Bu günün kutlanmasındaki temel amacın kültür varlıklarının korunması konusunda farkındalık yaratmak ve toplum bilincinin oluşturulmasına katkı koymak olduğunu belirten Asilsoy, kültürel mirasın bir toplumun tarih boyunca oluşturduğu maddi ve manevi değerlerin bütünü olduğunu kaydetti.
“Bu miras, toplumların aidiyet hissini besler, kimliğini güçlendirir ve geçmişle gelecek arasında köprü kurar. Aynı zamanda turizm, eğitim ve ekonomi gibi alanlarda da önemli bir rol oynar. Ancak artan kentleşme, iklim değişikliği, savaşlar, doğal afetler gibi tehditler, kültürel mirası her geçen gün daha fazla riske atmaktadır.” ifadelerine yer veren Asilsoy, kültürel mirasın korunmasında sürdürülebilir bir yaklaşımın benimsenmesinin hayati önemde olduğunu belirtti.
Kültürel mirasın korunmasının yalnızca geçmişi muhafaza etmek değil, aynı zamanda gelecek kuşaklara yaşanabilir ve kimlik sahibi bir çevre bırakmak anlamına da geldiğini dile getiren Asilsoy, bu noktada sürdürülebilirlik kavramının kültürel miras yönetiminin merkezine yerleştiğini ifade etti.
Birleşmiş Milletler’in 2015’te kabul ettiği “Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi” ile 17 temel hedef ortaya koyduğunu, bu hedeflerin yoksulluğun ortadan kaldırılmasından toplumsal eşitliğe, iklim krizinden nitelikli eğitime kadar çok geniş bir çerçeveyi kapsadığını kaydeden Asilsoy, kültürel mirasın korunması ve yaşatılmasının da bu hedeflerin önemli bir parçası olarak görüldüğüne değindi.
“KÜLTÜREL MİRAS DEĞERLERİ, KALKINMA HEDEFLERİYLE DOĞRUDAN İLİŞKİLİ”
Bir ülkede kültürel miras değerlerinin varlığının, bazı sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle doğrudan ilişkili olduğu belirten Asilsoy, şöyle devam etti:
“Hedef 11: Sürdürülebilir şehirler ve topluluklar. Alt hedef 11.4: Dünya kültürel ve doğal mirasını koruma çabalarını güçlendirmek. Bu hedef, özellikle anıtlar, tarihi kent dokuları, arkeolojik alanlar gibi kültürel miras unsurlarının korunmasını doğrudan kapsar. Tarihi alanların yaşatılması, sadece fiziksel yapıların değil, o bölgede yaşayan toplumların kimliklerinin, hafızalarının ve sosyal yapılarının da sürdürülebilirliğini sağlar. Hedef 4: Nitelikli eğitim. Alt hedef 4.7: Sürdürülebilir kalkınma için gerekli bilgi ve becerileri tüm öğrencilerin edinmesini sağlamak. Kültürel miras eğitimi, bireylerin tarih bilinci kazanmasını ve yerel küresel kültürel çeşitliliğe saygı göstermesini sağlar. Hedef 8: İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme kültürel miras alanları, özellikle kültür turizmi aracılığıyla yerel ekonomilerin kalkınmasına destek olur. Sürdürülebilir turizm politikalarıyla yönetilen sit alanları, hem kültürel değerleri korur hem de uzun vadeli ekonomik fayda üretir. Hedef 17: Amaçlar için Ortaklıklar Uluslararası Anıtlar ve Siteler Günü; devletler, yerel yönetimler, akademi, STK’lar ve toplumlar arasında çok paydaşlı iş birliklerini teşvik eder. Kültürel mirasın korunması, çok paydaşlı ve kapsayıcı bir süreci gerektirir. Ayrıca kültürel miras, yalnızca geçmişin bir yansıması değil; aynı zamanda bugünün sosyal yapısının bir bileşeni ve geleceğin yapı taşıdır. Bu nedenle korunması, ancak sürdürülebilirlik ilkeleriyle mümkündür.”
“ULUSLARARASI ANITLAR VE SİTELER GÜNÜ, YALNIZCA TARİHÎ YAPILARA DİKKAT ÇEKİLEN BİR GÜN DEĞİL”
Uluslararası Anıtlar ve Sitler Günü’nün bu bilinçlenmenin yayılması ve uygulamaya dönüşmesi için önemli bir kilometre taşı olduğunu belirten Asilsoy, her bireyin, kurumun ve devletin kültürel mirası koruma sorumluluğunu taşıması, bu değerlere sahip çıkarken onları yaşatmanın ve gelecek nesillere aktarılabilir kılmanın yollarını araması gerektiğini ifade etti.
Bugünün yalnızca tarihî yapılara dikkat çekilen bir gün olmadığını, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın kültürel boyutuna dair toplumsal farkındalık oluşturulması adına önemli bir fırsat olduğunu belirten Asilsoy, “Anıtlar, sit alanları ve kültürel peyzajlar; yalnızca geçmişin değil, sürdürülebilir, dirençli ve kapsayıcı bir geleceğin de taşıyıcı unsurlarıdır. Kültürel miras varlığının peyzaj mimarlığı disiplini ile de doğrudan bağı vardır.” ifadelerini kullandı.
Asilsoy, peyzaj mimarlarının amacının koruma bilincinin yaygınlaştırılması, kamusal mekânların, tarihsel kimliğinin vurgulaması ve sürdürülebilir koruma yaklaşımlarının önemini peyzaj planlama ve peyzaj tasarımıyla ortaya koymak olduğunu belirtti.